18 Ağustos 2011 Perşembe

AÇ!

"kızım olmadan asla", "namusum benim her şeyim", "tuttuğum takım olmadan yaşayamam" diyenlere kötü haberlerim var. afrika'da kızını yüzlerce kilometrelik yürüyüşte bir ağaç dibine bırakıp ilerleyen anneler, derme çatma çadırlarda erkeklerin tecavüzüne uğrayan kadınlar, kumaş parçalarını top haline getirip çift kale maç yapan gençler var. afrika'da ölmek sandığınızdan zor.










tatil yapmayı planladığım ülkelerden birinde kenyadaydım. aklımdan hiç çıkmayacak hatıralarla ve bolca utanarak döndüm. gittiğimiz yer dadaab mülteci kampı. ben ayrılırken nüfusu 550'binin üzerindeydi şimdi 600 bin olmuştur. 90 bin kişi için yapılan 600 binlik bir kamp.




kuruyan afrika evlatlarına "yürüyün" demiş. yemek yok su yok; "yürüyün ve bulun" demiş yürümüş somalililer. yürüyorlar hala ama geride bırakarak, yolda bırakarak... dadaab kampında hemen her çadırda annesine, babasına, evladına üzülen bir kadın ya da erkeğe rastlamak mümkün. mümkün ama ağlayan kimseye rastlamadım. kuşkusuz kahroluyor insanlar kayıpları için. ama ağlayarak vakit geçirmeye kimsenin lüksü yok. önce yemek bulmak hayatta kalmak lazım.



"peki ya kamp dolarsa" diyenler merak etmeyin. bölgede yiyecek yok, su yok ama bol bol boş arazi var... zaten yemek bulmak için kampa gelen somalili mültecilere de aşağı yukarı aynı şey söyleniyor. bm ellerine bir iki parça kap kacak, bir kaç battaniye veriyor, kollarına kaçıncı mülteci olduklarına dair bir bant takıyor (tatil köyü ya da gece klubü stili) ardından "arazi bol istediğin yerde çadırını kur" diyor. arazi bol ama su kuyularına yakın olan sahalarda bırakın çadır kurmayı ayakta durmanız bile zor. sarı bidonlarla uzun yürüyüşler somalili mültecilerin kaderi yani. can sıkıcı bir detay daha. kamptaki arazide bolca yer altı suyu var. ancak kenya hükümeti mülteciler kalıcı olmasın diye kuyu açmaya izin vermiyor. su tankerlerle taşınıyor.


rakamlara boğmak istemem ama faydası olur belki. somali'de 2.8 milyon etiyopya'da 3.2 milyon kişi açlığın pençesinde. 310 bin çocuk açlıktan ölme seviyesinde ve son beş yılda 30 bin çocuk öldü. kampta objektifinizi ya da başınızı çevirdiğiniz her nokta dramatik bir fotoğraf adeta. ama çadırların yanıbaşında üstü toprakla yeni örtülmüş taze mezarların önemli bir bölümünü oluşturan çocuk mezarlarının yarattığı duyguyu anlatacak kelime yok.

annelerinin kucağında açlık çeken çocuklardan bahsedildi hep ama çocukları karnında ya da kucağında açlık çeken çocuklar... yani çocuk annelerden kimse bahsetmiyor nedense.. 12-13 yaşında biri karnında biri kucağında iki çocukla gezen çocuklar da var somali'de.


fatıma'dan bahsetmeden konuyu kapatmak istemem. dadaab'da barakadan bozma bir hastanede annesiyle birlikte gördük onu.

5 yaşında sanırım. fotoğraflarını çektik annesiyle birlikte. sonra asla unutmayacağım bir şey yaptı kadın. fatıma'yı omuzlarından tutup bize doğru itti. işaretle "alın götürün" dedi. ürperdim. artık o da dadaab'lı. zaten 5 bilemediniz 6 yıl sonra evlendirilir...

2 yorum:

B. dedi ki...

Kelimelerin ruhuma dokunup, kanatıyor bazen… Yine sihirli bir yazı...
Tebrikler...

cm dedi ki...

Eminim harika bir deneyim olmuştur. Bazen insanların yerinde olduğumuzu hissetmesek de kaleme almak iyi geliyor. Beynine, ruhuna sağlık...