18 Temmuz 2009 Cumartesi

Diplomatik Miplomatik

diplomasi muhabirleri camiasına eş durumundan aşinayım. bir yurtdışı seyahatte tanışmıştım kız arkadaşımla ve ardından da kendisini tavlamak için sık sık büyükelçilik resepsiyonlarına gider oldum. bütün büyükelçilikleri aradım ve o dönem çalıştığım kanal atv'nin diplomasi muhabiri olduğumu bildirdim. ve kısa süre sonra davetiyeler yağmur gibi yağmaya başladı.

resepsiyonlardan genellikle haber çıkmaz ama ben ısrarla "bir gidip bakmakta fayda var"
diyerek elimde kadehim defalarca büyükelçilik rezidanslarında boy gösterdim. amaç yari görmekti:)
saatlerce ayakta dikilip çoğunlukla tanımadığım insanların anlamadığım şakalarına şen kahkahalar attım. kimi zaman da emekli büyükelçilerin son kullanma tarihi geçmiş siyasetçilerin kafa dürten sohbetlerinde baş salladım. ama bir noktada sevgiliyi bulup tüm acı hatıraları unuturdum...

ve ben de bir süre sonra müdavimlerinden oldum resepsiyon salonlarının. resepsiyonları veren büyükelçiler genellikle kapıda konuklarını karşılarlar. salona girişte davetliler tek tek ev sahibi ve sahibesinin elini sıkar. ben acemilik dönemlerimde adeta sıvışırdım o sıradan. el sıkmadan içeri girmenin yollarını arardım. utanırdım. ama zamanla tüm karşılama komitesinin tek tek elini sıkar hatta büyükelçinin elini sıkarken fotoğraf makinalarına poz verir hale geldim.

resepsiyon manevralarım işe yaradı kızı tavladım ama bana davetiye gönderen elçiliklere "tamam gerek kalmadı ben işimi gördüm" diyemedim:) ama o kadar çok resepsiyona gitmiştim ki fena halde daralıyordum resepsiyonlar ve resepsiyonların ritüellerinden. işte yeni başlayanlara resepsiyonlar için ipuçları:

1- Kıyafete Dikkat
bazı diplomasi muhabirleri ve diplomatik figürler için resepsiyonlar tek sosyalleşme alanıdır. eşleriyle dostlarıyla resepsiyonlarda görüşürler. bu nedenle çok fena bir ön hazırlık yapılır. saçlar kıyafetler filan.
daha birkaç saat önce bir basın toplantısında karşılaştığınız paçoz muhabir arkadaşınızı tanıyamayabilirsiniz bile. ancak özellikle yaz aylarında yapılan resepsiyonlarda felaketle karşılaşabilirsiniz. çünkü bu dönemde indirime giren bir marka varsa ucuza şıklık yakalamak isteyen üstelik bunu aynı kıyafet üzerinden gerçekleştiren pek çok kadından biri olabilirsiniz. örneğin fransa resepsiyonunda network ya da zara'dan olduğunu tahmin ettiğim kıyafeti beş ayrı kadının üstünde gördüm, üstelik ikisi muhabirdi. elbette ayakkabılar. kısalar topuklu giyer. sıçar... saatlerce ayakta kalınınca resepsiyon salonuna heybetle giren o seksi kadınlar salonu şaftı kaymış skodalar gibi terkederler. zaman zaman eline ayakkabısını almış oflaya poflaya çıkan konuklar bile gördüm. yani seksilikle sünnet annesi haline gelme arasındaki çizgi çok incedir. üstelik o topuklu ayakkabılar bahçede verilen resepsiyonlarda yeni sulanmış çimlere batar ve bizi olduğunuz yere mıhlar.
erkekler çok daha rahattır. takım elbiseyle konu kapanır.


2-Açık Büfe

resepsiyonların başladığı dakikalarda sadece içki servisi ve ara sıcaklar servis edilir. masalarda havuç, salatalık zamazingoları, ülkenin zenginliğine göre de kuruyemiş çeşitleri vardır... yani leblebili kuruyemiş tabağına daha rastlamadım ama bazılarında mesela sadece badem ve antef fıstığı içi olur. genellikle ilk kadehler bu başlangıçlarla götürülür. ve kritik an gelir. açık büfe gerçekten açılır yani... eğer doğru noktada değilseniz uzunca bir süre sıra beklemek zorunda kalırsınız. garip bir hareketlenme olur yemeklerin bulunduğu bölümde diplomatlar konuklar karıncalar gibi hareketlenir. yeri geldiğinde ülkeler arasında savaş çıkmasına mani olabilen o diplomatik camianın güzide insanlarını ellerindeki çatal ve tabaklarla, kılıç ve kalkanlı akıncılara benzetirim ben:)
büfede döner varsa yemek sırasının gerilimi artar. çünkü bilmiyorum neden sanırım dünyanın en çok sevilen yiyeceği döner. sıra bitmek bilmez. bir yiyen bir daha yer.
risk almak faydalıdır. yani döner de yemesem olur derseniz biraz beklemekte fayda. sıra azalır. diplomatik akıncılar silah tazeleyip (yeni tabak ve çatallar) yeni savaş meydanına (tatlı bölümüne) hareketlendiklerinde daha az bekleyip sakince tabağınızı doldurabilirsiniz.
ancak mesele bununla bitmez. o tabak ve diğer elinizdeki kadehle uygun bir yer bulup yemeğinizi yemelisiniz. bu zordur çünkü resepsiyon ayakta başlar ayakta biter. eğer bir bistroya yanaşamadıysanız işiniz zor. ya kadehten vazgeçmelisiniz ya da tabaktan. ama bir yer bulursanız sorun kısmen çözüldü demektir. ancak bu kez de sizden öncekilerin kullandığı tabaklar arasında kendinizinkine yer açmanız gerekir.
ancak bir elde kadeh bir elde tabak sorununa fransızların çözüm bulduğuna şahit oldum. porselen tabaklara monte edilebilen bir aparatla kadehler "embeded kadeh" haline gelmişlerdi.


3- Yanaşma Teknikleri

resepsiyonlar haber kaynaklarıyla habercilerin daha az resmi bir ortamda konuşabildikleri organizasyonlardır. ama yaklaşımın doğru olması gerekir. yani haber kaynağına doğru açıyla yanaşmak gerekir. yanaşırken de genellikle yalnız olmaz haberciler. üçü beşi bir araya gelir.
küçük adımlarla yürünür. ve ayaküstü görev dağılımı yapılır.
grup a gülümseyiciler: bu ekip kadınlardan oluşur. yanaşırken gülümseyerek haber kaynağının gerilimini azaltmakla görevlidirler.
grup b iticiler: ekipten yükselen "abi gitmeyelim galiba konuşmayacak" seslerini susturmakla görevlidirler
grup c sorucular: ya ekibin en tecrübelisi ya da en manyağı bu görevi üstlenir. genellikle en tecrübeliler en manyağı olur.
grup d teşekkürcüler: genellikle ekibin arka bölümünde yer aldıkları için soruları da yanıtları da çok az duyarlar. ve sık aralıklar "teşekkür ederiz efendim, teşekkür ederiz efendim" diyerek bu ızdırabı sonlandırmaya çalışırlar. çünkü duyamadıkları her kelime teşekkürcülerin canını yakmaktadır.





4- Gollum Tehlikesi

yanaşma tekniklerini tek bir bünyede toplamayı başarabilmiş habercilere gollum denir.
haber kaynağına arkadan yanaşır bunlar. bir yandan şüpheli gözlerle etrafı keserler sonra da mırıldanarak sorarlar.

çoğunlukla haber kaynağı anlamaz soruyu? tekrar sorduğunda sesini yükseltmez ama gollum. ağzını haber kaynağının kulağına daha çok yaklaştırarak sorunu çözer.
kulak memesinde başlar genelde sohbet.
mırıldanarak soru soran gollumlar gelişmiş bir duyma yeteneğine de sahiptir. çok düşük frekanstaki sesleri bile algılayabilir.
genellikle bedenleri sıska olur. daha kolay aralara sıvışabilirler. "gollum muhabirlerden" korunmanın yolu bir tanesini evcilleştirmektir. bu işlemi de güç yüzüğüyle yapabilirsiniz. (detay vermek istemem) yani yanınızda bulunduracağınız "gollum muhabiri" sağa sola salarak sizin adınıza çalışmasını sağlarsınız. ancak güç yüzüğü sahibi olan dolayısıyla "gollum muhabir" evcilleştirebilmiş senior muhabirlerin sayısı bir elin parmağını geçmez.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Güç yüzüğünü çok merak ettim :)